Kimsenin inkar edemeyeceği şeylerden biri de çocukların çok mutlu olduğudur.
“Entelektüel olgunlaşmamışlıklarına” rağmen, pratikte birçok yetişkinden çok daha olgun ve sağlıklı davranırlar. Hiçbir zaman olumsuz düşünmezler, yalnızca içinde bulundukları ana odaklanırlar.
İnsan olmanın gerçek doğası budur. Hepimiz neşe ve cömertlikle hareket eden, berrak ve erdemli bir kalbe sahip varlıklarız.
Ancak yolculuk sırasında olan şey, çocuğun büyümesi ve toplumdan etkilenmesidir.
Özel olmak için mutlaka akranlarını geride bırakması, mutlu olması için prestijli bir işe sahip olması ve çok para kazanması gerektiği öğretilir.
Beklentilerle doludur ve çoğu kez, onu kaygı ve huzursuzluğa götüren şey, ikincisinin ağırlığıdır.
Bugüne kadar insanların büyük çoğunluğu içlerindeki çocuğu kaybetmiş ve hüsran içinde yaşıyor.
Ancak, hayatın harika bir yolculuk olduğuna ve bu deneyimi yaşayabilenlerin gerçekten şanslı olduğuna yürekten inanıyoruz.
Bu yazıda acilen ortadan kaldırılması gereken 4 şeye yer vermeye özen gösterdim.
Aşağıdakileri uygularsanız, eminim ki yavaş yavaş kendinizi daha hafif ve dingin hissedebilecek ve hayata karşı şevkiniz oldukça artacaktır.
1.BAŞKALARININ GÖRÜŞLERİNİ HAYATINIZDAN ÇIKARIN
Başkalarının fikirleri kafanızda yüksek sesle yankılandığı sürece, kendinizi asla gerçekten özgür olarak tanımlayamazsınız.
Gerçek özgürlük hissini ancak başkalarının görüşlerinin anlamsızlığını fark ettiğinizde deneyimleyebileceksiniz. Sahip olduğunuz itibar, diğer insanların size yapıştırdığı bir etikettir.
İnsanların cehaletinin ve yüzeyselliğinin ruh halinizi bu şekilde etkilemesine izin veremezsiniz. Bu kalıptan çıkın ve üzerinize yapıştırılan o etiketi aklınızdan sökün.
2. ŞİKAYETLERDEN KURTULUN
Sahip olmadıklarınız için şikayet etmeyi bırakın ve size verilenler için minnettar olmaya başlayın. Bakış açısını değiştirin ve gerçeği yeni gözlerle görün. Görünüşte kalmayın, hayatınızı değerlendirirken yüzeysel olmayın.
Düşündüğünüzden çok daha şanslısınız ve birçok insan sizden çok daha kötü durumda. Ağzınızdan çıkan her kelime, yaşam enerjinizin alevine atılan bir kova buzlu suya eşdeğerdir.
Kapatmaya çalışmak yerine açın. Şükretme pratiği yapın ve küçük şeylerden bile şikayet etmenin sağlıksız alışkanlığından kurtulmaya çalışın.
3. DEĞİŞİME DİRENİŞİ BIRAKIN VE HAYATIN ÖNGÖRÜLMEZLİĞİNİ KUTLAYIN
Olayların akışına direnmeyi bırakın ve hayatı olduğu gibi kabul etmeye başlayın. Acı çekmeden mükemmel bir varoluş yoktur.Acı hayatın ayrılmaz bir parçasıdır.
Her şeyin değiştiği ve geliştiği, hiçbir şeyin gerçekten sizin kontrolünüz altında olmadığı fikrini kabul etmeyi öğrenin. Güçlü akıntıya karşı nehir yatağında kök salmış kaya olmayın.
Nehrin kendi suyu olun, akıntıya göre akın ve asla durmayın. Öngörülemezlik, hayatın güzelliğini ve çirkinliğini temsil eder ama tam da beklenmedik şeyler karşısında kalbimiz daha hızlı atar ve heyecanlanırız.
İşte o an gerçekten yaşadığımızı hissederiz. Kutunuzdan çıkın ve hayatın ritmini takip edin.
4. GEREKLİ OLMAYAN KORKULARDAN KURTULUN
Gerçek hayatta, son derece zararlı düşüncelerin detaylandırılmasından kaynaklanan birçok temelsiz korku yaşarız.
Her birimizin doğasında bulunan sağduyu, genellikle kötü bir şaka yapar ve gerçeklikle bağlantımızı kaybetmemize neden olur. Böylece hayali bir dünyada son buluruz.
Günlük yaşamda olan budur. Var olmayan ama zihnimizde çokça var olan durumlardan sürekli olarak korkarız.
Ruh halimiz, enerjilerimiz ve eylemlerimiz sonuç olarak hiçbir madde içermeyen düşüncelerden etkilenir.
Mutluluğunuzun farkındalığınızla doğru orantılı olduğunu unutmayın.
Korkularınızın çoğunun yalnızca varsayımsal ve kötümser zihinsel projeksiyonlar olduğunu anlayabilirseniz, o zaman yerinden çıkan pek çok parça doğru eklemi bulacaktır.
Zihninize hakim olmayı başarırsanız, var olmayan düşmanları ve sorunları yaratmayı otomatik olarak durdurursunuz. Böylece varoluşunuzun rotasını değiştireceksiniz.