Sadece tek bir ağacın sunabileceği basit derslere dikkat etmek için zaman ayırsaydık çok faydasını görürdük. Tepki gösterme, uyum sağlama ve ilerleme şeklinden çok şey öğrenebiliriz. Neredeyse her parçası kendi insan doğamızla ilgili olabilir ve dünyamızın harika unsurlarının bu yaşam yolculuğunda bize rehberlik etmesine izin verdiğimizde daha büyük olabiliriz.
İşte bir ağaçtan öğrenebileceğiniz beş ders:
1.Değişim Kaçınılmazdır
Her mevsim mistik bileşenleri de beraberinde getiriyor. İlkbahar ve yaz, bizi umutlu ve yeniden şarj edilmiş hissederek harika dış mekanlara geri getiriyor. Sonbahar, sıcak çikolata, marshmallow ve kamp ateşi ile bizi yeniden çocukluğa götürüyor. Kış, duygularımızla yeniden bağlantı kurarak bizi içe doğru hareket etmeye zorlar. Her mevsimin kendine has bir çekiciliği vardır. Değişime direniyoruz. Döngüler, inişler, çıkışlar ve sonsuz hız trenleri yaşıyoruz.
Dönüşüm varlığımızın bir parçasıdır. Dağlar milyonlarca yıldır zarafetle ayakta duruyor. Nehirler yağmur veya güneşten bağımsız olarak akar. Ağaçlar serttir. Rüzgarda sallanırlar, fırtınalarda bükülürler ve etraflarında gelişmeye devam ederler.
2.En Güçlü Ağaç Bile Sonunda Düşer
Yüzlerce yıllık bir ağaç düşebiliyorsa, kök salıyorsa, sana yenilmez olduğunu düşündüren nedir? Merak, doğadaki tek imkansız ve yenilmez şeydir. Güç ve dayanıklılık algımız bazen çok saçma. Sen beton bir direk değilsin. İnançlarına ve yaşam yoluna derinden kök salmış durumdasın. Ancak, sağlam durmak zorunda değilsin. İşler zorlaştığında ‘hayır’ demeyi seçebilirsin. İhtiyacın olduğunda yardım isteyebilirsin. Ruhundan başka kimseye bir şey kanıtlamak için burada değilsin. Güvenlik açığı bir zayıflık değildir.
‘Bu hayat senin. Ne yapmak istediğini seçme gücünü al. Hayatta istediğini sevme gücünü al ve dürüstçe sev. Ormanda yürümek ve doğanın bir parçası olmak için gücü eline al. Kendi hayatını kontrol etme gücünü al. Bunu senin için başka kimse yapamaz. Hayatını mutlu edecek gücü eline al.
3.Bırakmak İçin İzin İsteme
Bir ağaç, başka bir ağaçtan düşmesi veya kırılması için yer veya zaman istemez. Bırakma zamanı geldiğinde, sadece yap. Bu hayatın bir parçasıdır. Başkalarının bize ağlama, sinirlenme veya bir tür duygusal rahatlama gösterme izni vermesini dikkatlice beklemeye şartlandırılmışız. Sadece duygularından sorumlusun. Bir başkasının senin sıkıntılarını anlamasını bekleyemezsin. Kendini sadece yıkılmakla sınırlama. Tekrar kalk ve kendi mutlu bahçene dön.
“Ağlamaktan utanma; Gözyaşları sadece sudur. Çiçekler, ağaçlar ve meyveler susuz büyüyemez. Ama aynı zamanda güneş ışığı da olmalı. Yaralı bir kalp zamanla iyileşecek ve iyileştiğinde, kaybettiklerimizin hatırası ve sevgisi bizi rahatlatmak için içimizde mühürlenecek. ”
4.Her Şey Mevsimlik
Hepimiz doğa gibi mevsimlerin içinden geçiyoruz ama kendimize karşı sertiz. Hiçbir şeyle ayrılmak istemiyoruz. Duygusal bagajlarımızı atmazsak, kendimizi yeniden şarj etmemiz ve yenilememiz mümkün olmayacaktır. Rüzgarı dinle. Gözlerini kapat ve doğanın sesinin nefesini belirlemesine izin ver.
“Geçerken her mevsimi yaşa; Havayı solu, içeceği iç, meyvenin tadına bak ve kendini toprağın etkisine bırak. ”
5.Her Şeyin Kendi Mükemmel Anı Vardır
Bir ağaçtaki her yaprak ne zaman serbest kalacağını bilir. Yere düşen her tohumun büyümek için toprakla bağlantısı vardır. Hayatta tesadüf yoktur. Buna ilahi müdahale, eşzamanlılık, şanslı keşif veya kader diyebilirsin. Bizi harekete geçiren daha büyük bir şey var. Evren her zaman bizim lehimize çalışıyor. Çevre, izin vermenin ve kabul etmenin sırlarını bilir. Sen hayatının yaratıcısısın.
“Onun müjdesini almak için dağlara çık. Güneşin ağaçlara aktığı gibi doğanın huzuru da sana akacak. Rüzgarın kendi tazeliği içine esecek, fırtınalar enerjilerini savuracak, endişeler ise sonbahar yaprakları gibi senden uzaklaşacak.