EVREN DÜŞÜNCELERİNİZE VE KELİMELERİNİZE NASIL TEPKİ VERİR

Günümüzde insanlar evrenin karmaşık yapısını ve insan zihninin gücünü anlamaya ve keşfetmeye çalışıyorlar. Evrenin düşüncelerimize ve kelimelerimize nasıl tepki verdiği fikri, çağlar boyunca felsefi ve metafizik tartışmaların odağı olmuştur. Modern bilim ve felsefe, bu konuda derinlemesine çalışmalar yürütmüş ve çeşitli teoriler üretmiştir.

Kuantum fiziği, evrenin temel yapı taşlarını incelerken, düşüncelerin ve duyguların da temelde enerji ve titreşim olduğunu öne sürer. Bu perspektife göre, pozitif düşünceler ve duygular yüksek titreşimler üreterek evrensel bir frekansta rezonansa geçebilir, pozitif olayları çekebilir ve gerçekleştirebilir. Aynı şekilde, olumsuz düşünceler de negatif enerji yayarak olumsuz sonuçları çekebilir.

Metafizik düşünceler ise, düşüncelerin ve kelimelerin evrensel titreşimler oluşturduğuna inanır. İnsan düşünceleri ve kelimeleri, bir tür evrensel çekim yasasını etkileyerek, benzer enerjileri kendine çeker. Dolayısıyla, olumlu düşünceler ve kelimeler olumlu olayları, olumsuz düşünceler ise olumsuz olayları çeker.

Bazı spiritüel inançlar da, düşüncelerin ve kelimelerin evrensel enerjiyle etkileşim içinde olduğuna inanır. Bu bağlamda, pozitif düşünceler ve kelimelerin pozitif enerji yayarak evrene olumlu bir frekans gönderdiği, buna karşın negatif düşüncelerin ve kelimelerin negatif enerji yaydığı ve dolayısıyla olumsuzlukları çektiği düşünülür.

Ortalama olarak, her birimizin günde yaklaşık 70.000 düşüncesi bulunmaktadır. Bu düşüncelerin yaklaşık 10.000’ini sesli bir şekilde ifade ediyoruz. Her düşüncenin ve her kelimenin kendine özgü bir enerji titreşimi ve duygusal rengi vardır.

Sadece ruh halin değil, genellikle gerçekliğin de düşüncelerine ve söylediklerine bağlıdır.

Kelimeler, bilgi, düşünce ve isteklerin iletilmesinin yanı sıra diğerleriyle iletişim kurmanın bir yoludur. Bir kelimeyle ilgi gösterebilir, cesaretlendirebilir, iyileştirebilir, aynı zamanda incitebilir, zarar verebilir, duygusal ve hatta fiziksel acı çekebilirsin.

Her söylenen kelimenin farklı bir titreşim seviyesi vardır ve belirli bir enerji ve duygusal mesaj taşır.

Günlük iletişimde kullandığın sözlü mesajlar nelerdir?

Bir arkadaşının çocuğunun hasta olduğu konusundaki şikayetine nasıl tepki verirsin?

“Zavallı çocuk, bu hastalıklar nereden geliyor?” diyebilir veya “Ona iyi sağlık!” dileyebilirsin. Her iki ifadeyi de yüksek sesle söyle, vücudundaki duyumları ve uyandırdıkları duyguları izlemeye çalış.

Kelimeler, kişisel enerjini, duygusal dengeyi ve sağlığı etkileyen güçlü araçlardır. Düşük titreşimli, olumsuz mesajlara ve sınırlayıcı inançlara sahip kelimeler, refahını ve davranışını olumsuz yönde etkiler. Bir kronik şikayetçi”nin yanında birkaç dakika bile harcadıktan sonra, bozulma hissedecek ve “hastalanacakmış” gibi hissedebilirsin. Peki ya bu şikayetçi sensen?

Günlük olarak kaç kez bir şeyden şikayet ediyorsun? Örneğin, fazla kilolu ya da tembel bir eş, “yaramaz” çocuklar gibi. Düşük titreşimli kelimeleri sürekli tekrarlayarak, kalıcı sınırlayıcı inançlar oluşturursun. “Kilo veremem, hiçbir şey işe yaramıyor, çok şişmanım!” gibi ifadeler, hayallerindeki hedeflere ulaşmana sence yardımcı olur mu?

Başkalarına sürekli olarak sorunlarını şikayet ederek, gerçekte kaybeden, aşkta şanssız olan ve hayatının sıkıcı olduğu izlenimini veriyorsun.

Hayatını yüksek titreşimli kelimelerle doldurmanın ilk adımı farkındalıktır. Kendini veya yaşamını tanımlayan alışılmış ifadelerine dikkat et. Eğer negatif, “güçsüz” kelimeler kelime dağarcığında yer kaplıyorsa (“yapamam”, “işe yaramaz”, gibi, o zaman istediğin gerçeği oluşturma fırsatını kaçırırsın.

Söylediklerinin, gerçekliğini şekillendirdiğini unutma. Hayallerindeki yaşamı oluşturmak için kelimelerini bilinçli bir şekilde seç. Ve bir sonraki sefer alışkanlıktan dolayı düşük titreşimli bir şey söylemek istediğinde, örneğin, bir şey için şikayet etmek ya da kınamak gibi, dur ve Kendine şu soruları sor:

“Neden şimdi bunu söylemek istiyorum?”

“Bu kelimeler beni nasıl mutlu edecek?”

Ve sonra yürekten sevgiyle ilgili bir şey söyle, dünyan üzerinde olumlu bir etkisi olacak cümleler kullan.

Eğer sözler yüksek sesle söylenirse, düşüncelerin gerçekliği etkileyebileceği konusunda pek çok kanıt bulunmaktadır.

Modern bilim, düşüncelerimizin “canlı” olduğunu göstermiştir. Bir şey düşündüğünde, belirli bir titreşim enerjisi yayarsın. Her düşüncenin eşit titreşim ve güce sahip olmadığı, sıklığına ve ortaya çıkardığı duygulara bağlıdır. Düşünce ne kadar güçlü olursa, gerçekliğine farklı olayları çekme gücü de o kadar artar

Çekim Yasası’na göre, benzer enerjiler birbirini çeker. Bu nedenle, egemen titreşim frekansında bu koşulları, olayları ve insanları kendine çekersin. Düşüncelerinin çevrendeki gerçekliği nasıl oluşturduğunu anlamak, yüksek titreşimlerle yaşamaya başlamana yardımcı olacaktır.

Your Page Title

Sonuç olarak, evrenin düşüncelerimize ve kelimelerimize nasıl tepki verdiği konusu, insan zihninin gücünü ve evrenin gizemli yapısını anlamaya çalışan birçok felsefi ve bilimsel çalışmanın odak noktası olmuştur. Bu konuda, kuantum fiziği, metafizik ve spiritüel düşünceler bir araya gelerek insanın düşünce ve kelime gücünü anlamak ve kullanmak konusunda bize yeni bakış açıları sunmaktadır.