Yaşam gücü enerjimiz fiziksel formumuzu canlandırır, kelimenin tam anlamıyla bizi hayata geçirir. Fakat ego bu akışı engelleyebilir, olumsuzluklara ve strese neden olabilir.
Her geleneğin, her canlıdan akan yaşam gücü enerjisinin bir adı vardır. Mısırlılar buna Aka diyorlar, Hindular için Prana, Çinliler için Qi ve birçok Batı geleneğinde Ruh.
Yaşam gücü enerjimiz bizim için her zaman mevcuttur. Daha yüksek bilinç durumlarına ulaşmamıza, evrenin tüm enerjisiyle bir olmamıza ve bu yaşamda amaçlarımıza ulaşmamıza yardımcı olabilir. Bununla birlikte, egomuzun egemen olmasına izin verdiğimizde bu hayati enerjiye erişim engellenebilir.
İşte egomuzun yaşam gücü enerjimizi engellemesinin dört yolu:
1. Ego Bizi Korumak İstiyor
Ego bizi zarardan korumak istiyor. Bu iyi bir şey gibi görünse de, bizi konfor bölgelerimizde tutmaya çalışarak ve risk almamızı engelleyerek bunu yapar. Gençken egomuz bu savunma mekanizmalarının çoğunu geliştirdi.
Örneğin, çocukken dikkatli olmayı ve risk almamayı öğrenmiş olabiliriz. Ya da küçük çocuklar olarak, başkalarının öfkesinin bize zarar verebileceğini keşfetmiş olabiliriz.
Bu deneyimden yola çıkarak, egomuz bizi tehlikeye sokabilecek herhangi bir sıkıntıya neden olmamaya karar verebilir. Egomuz bizi tehlikeli bir dünya olarak algıladığı şeyde güvende tutmak için her türlü stratejiyi geliştirir.
Ama hayatın bize sunduğu her şeye gerçekten açık olmak için yeni şeyler deneyimlememiz gerekiyor. Artık yetenekli yetişkinleriz ve artık bu kısıtlamalarla yaşamak zorunda değiliz.
Bu sınırlayıcı inançlardan arınmak için onları inceleyerek ve onları daha güçlendirici yeni inançlarla değiştirerek çalışabiliriz. Bu açıklık aynı zamanda evrensel enerjinin içimize akmasını sağlar.
2. Ego Kurban Olmayı Sever
Ne yazık ki, ego eylemleri için sorumluluk almakta pek iyi değildir. İşler ters gittiğinde ve kendine acıdığında başkalarını suçlamak hızlıdır. Ego, yaşamın nasıl olması gerektiği, ne olması gerektiği ve başkalarının nasıl davranması gerektiği konusunda net bir fikre sahiptir.
Bu, ilişkilerde çok fazla mutsuzluğa yol açabilir. Ayrıca hatalarımızdan ders almamızı da engelleyebilir. Hem iyi hem de kötü eylemlerimiz için sorumluluk almazsak, büyümez ve kendimizin daha iyi versiyonlarına dönüşmeyiz.
Başkalarını ya da kötü şansı suçladığımızda, koşulları değiştirme ve daha iyi, daha tatmin edici ve mutlu bir yaşam yaratma gücümüzü kaybederiz. Yeni düşünce biçimlerine kapalı kalarak, değişiklik yapmamıza yardımcı olabilecek yaşam enerjisini de engelleriz.
3. Ego Hepimizin Ayrı Olduğuna İnanıyor.
Ego, her şeyin birbirine bağlı olduğunu anlamıyor. Öyle olsaydı, sürekli kendini savunma ihtiyacı hissetmezdi. Ego için hayat bir savaştır. Saygı ve sevgi kazanmak, sınırlı bir dünyada payını almak için mücadele etmesi gerektiğini düşünüyor.
Daha yüksek bilinç, başkalarına zarar verdiğimizde, nefret ya da korkudan yaşadığımızda, aslında kendimize zarar verdiğimizi anlar, çünkü her şey birbirine bağlıdır.
Egodan ziyade yüksek bilinçten yaşamayı öğrendiğimizde kendimizi güvende, korunmuş ve sevilmiş hissederiz. Bu durumda biz de kendimizi daha iyi sevebiliyoruz. Ayrıca, artık başkalarından korkmuyoruz, kızgınlık ya da nefret hissetmiyoruz.
4. Ego Yok Edileceğinden Korkuyor.
Bazen egomuzu kapatıp, evrenin mutluluğunu ve birliğini deneyimleyebilirsek yararlı olur. Bazı insanlar her zaman bu durumda olmayı başarırlar, ancak çoğumuz için bağlantıda kalmak sürekli bir savaştır. Çünkü ego, tamamen aydınlandıktan sonra yok edileceğini biliyor. Hayatta kalmak için savaşıyor ve kolay pes etmeyecek.
Çoğumuz egoyu kalıcı olarak yenmeyi ümit edemeyiz ve dürüst olmak gerekirse, bu dünyada yararlı bir müttefik olabileceği için çoğumuz bunu istemez. Bununla birlikte, onu kontrol altında tutabilir, yüksek benliğimizle daha iyi bir bağlantı geliştirebilir ve yaşam gücü enerjisinin akışını koruyabiliriz.