Aklınıza ne geliyorsa kendinize çekiyorsunuz. İnsan zihnine, onun her birimiz için ne kadar önemli olduğuna odaklanan konuşmaları sık sık duyduk. Akıl, sahip olduğumuz en güçlü araçtır, iyi kullanımı bizi arzularımızı gerçekleştirmeye götürecek bir tür süper güçtür. Bugün bile, yapılan sonsuz araştırmalara rağmen, gücünü hafife alma eğilimimiz var, Çünkü? Akıl, eylemlerimiz ve düşüncelerimiz üzerinde kontrol uygulamamızı mümkün kılan inanılmaz bir araçtır. Her gün yaptığımız, düşündüğümüz ve söylediğimiz her şey, zihnin gerçekleştirdiği faaliyetlerin sonucudur. Şimdiye kadar bilinen en şaşırtıcı kanunlardan biri de tam olarak çekim yasası etrafında dönüyor. Daha karmaşık ve büyüleyici zihinsel güç kavramına boyun eğmek için klasik yasama gücü fikrinden sapan alternatif ve özel bir yasa.
Çekim Yasası
“Düşüncelerimizin yoğunluğu ve değişmezliği sayesinde, arzuladığımız her şey ulaşılabilir hale gelir ve onun hayatımıza çekilmesi an meselesidir.” Bu cümle, gizemli çekim yasasının dayandığı temel kavramı birkaç kelimeyle özetlemektedir. Pratik düzeyde insanı bir mıknatısa benzetmek yeterli olacaktır ve oyun bitmiştir. Temel olarak, bir mıknatısın bir manyetik alan oluşturabileceğini bilmek, manyetik polariteye bağlı olarak bir şeyi çekebilir veya itebilir.
Madde (tüm canlılar gibi tüm insanlar da maddeden yapılmıştır) enerji ile karakterize edildiğinden, her canlı sonuç olarak bir elektromanyetik alan yayabilir. İnsanı daha önce bahsettiğimiz mıknatısla kıyasladığınızda, insanın bilinçsizce farklı düşünceler geliştirerek, her istediğini çekmek ya da reddetmek gibi olağanüstü bir yeteneğe sahip olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Bu yüzden aklınıza ne gelirse onu kendinize çekersiniz:
Düşüncelerinizin kalitesi yaşamınızın kalitesini belirler. Az önce söylenenlerden, olumlu düşüncelerin bir çekim sürecini besleyeceği, olumsuz düşüncelerin ise zıt itme sürecini besleyeceği sonucuna varmak kolaydır. Çünkü zihin bir bahçe gibidir. Olumsuz düşünceler, korkular ve endişeler gibi onu zehirleyebilecek her şeyi uzak tutarak dikkatli bir şekilde ilgilenirseniz. Ortaya çıkacak olan, gerçekten bereketli bir çiçeklenme olacak. Ama öte yandan, bu kirli atığın zihninizin yemyeşil bahçesine girmesine izin verirseniz, onu ihmal eder ve her bir yabani otu kökünden sökmeyi unutursanız, o zaman sadece kurur. Aksi takdirde her birimizin içinde alevlenen coşku alevini söndürebilecek o mutsuzluk ve düzensizlik duygusu beslenir.
Çekim Yasasının Gizemi
Size benzeyeni kendinize çekersiniz. Çünkü iyimseri kötümserden ayıran doğuştan gelen bir tutum değil, hayatın bize sunduğu çeşitli koşullara farklı tepki verme biçimidir. Her insan aynı evrensel kaynaktan gelir: hiç kimse mutsuz doğmadığı gibi mutlu da doğmaz. Gerçekte kim olduğumuzu tanımlamamızı sağlayan şey, hayata karşı belirli bir tutuma sahip olma alışkanlığımızdır. Sürekli, her zaman ve sadece bardağın boş tarafını görerek ve etrafındaki olumlu her şeyi ihmal ederek şikayet edenler var. Bir de tam tersine, her şeye rağmen harika bir gülümsemeyle tüm zorluklara karşı kolları sıvayanlar var. Her zaman devam edecek gücü bulmayı başarmak, o pozitif enerjiyi ‘mutluluk’ denen değerli rezervuardan çekmek. Çünkü başarılı bir yaşam, özenle hazırlanmış düşüncelerin kalitesiyle yakından ilişkilidir. Hiçbirimizin ne kadar uzun yaşayacağımızı seçemeyeceğimiz doğruysa, her birimizin zamanımızı nasıl yaşayacağımızı her zaman seçebileceğimiz de aynı derecede doğrudur.