Örneğin, iki kişi aynı olayları ve koşulları çok farklı bir şekilde yorumlayabilir. Bir kişi bir ormana bir yolculuğa çıkabilir ve çevrelerindeki güzelliğe hayran olabilir, dünyalarını paylaştıkları büyük ve küçük yaratıkları merak edebilir. Başka bir kişi ormana bir gezi yapabilir ve sıcak ya da soğuk hakkında konuşabilir. Isırılan böceklerden şikayet edebilir ve örümceklerden korkabilir.
Dışarıdaki dünya iç benliğini yansıtıyor. Odaklanmayı seçtiğimiz şey bizim gerçekliğimiz olacak – iyi ya da kötü olsun.
Bu yasa, ne ekersen onu biçersin diyor. Birçok manevi gelenek bu evrensel bilgeliği binlerce yıldır öğretti. En iyi bilinen yol Karma yasasıdır. Bu hepimizin bir olması açısından mantıklı.
Başkalarına zarar verirsek, elbette nihayetinde kendimize zarar veririz. Kendimizin ve başkalarının en yüksek iyiliği için, sevgi ve şefkat güdüleriyle çalışırsak, bunun hayatımızda meydana gelen insanlara ve olaylara yansıdığını göreceğiz.
Gandi bir keresinde ‘dünyada görmek istediğimiz değişim olmalıyız’ demişti. Her şeyin farklı olmasını dilemek yerine, farklı olmalıyız.
Hayatımızda eksik olduğunu hissettiğimiz her şey muhtemelen vermediğimiz bir şeydir. Eksik olduğunu hissettiğin her ne olursa olsun, para, zaman, tanıma veya sevgi olsun, önce kendine ve başkalarına verme pratiği yap. Bu enerjini ve dünyanı değiştirecek.
Evrenin nasıl işlediğini gösteren bu son ruhsal yasa, çevremizdeki dünyaya nasıl tepki verdiğimizle ilgilidir. Bazen dünyamızı değiştirmenin tek yolunun daha çok çabalamak ya da mücadele etmek olduğunu düşünüyoruz. Çoğu zaman bu şekilde korkuyla davranırız. Başımıza neler gelebileceği konusunda endişeleniyoruz ve kendimizi daha iyi hissetmek için işleri kontrol etmeye çalışıyoruz. Bunu yaptığımızda enerji akışını kısıtlıyoruz. Evrensel enerjinin hayatımızda hareket etmesine ve bir şeyleri değiştirmesine izin vermiyoruz.
Yaşam üzerindeki kontrolü bırakıp akışa biraz daha devam etmeyi öğrenebilirsek, enerjiyi bir kez daha harekete geçirebiliriz. Kendimize ve evrene inanmamız gerekiyor. Başımıza ne gelirse gelsin, başa çıkacak iç kaynaklara sahip olacağımızı bilmeliyiz.
Bu metafiziksel yasaları anlamak, evrenin ruhsal düzeyde nasıl çalıştığını algılamamıza yardımcı olur. Kendi duygularımızın, enerjimizin ve düşüncelerimizin yaşadığımız gerçekliği nasıl etkilediğini anladığımızda, hayatımızda ilerlemeye başlayabilir ve dünyamızı daha iyiye doğru değiştirebiliriz.