“Ne yersen osun” atasözü anlamsız bir klişe değildir. Düzenli olarak tükettiğin gıda türü bağırsak sağlığını, zihinsel keskinliğini, gücünü ve hatta duygularını etkiler. Şekerler ve yüksek karbonhidratlı yiyecekler seni yaşam tarzı hastalıklarına götürecektir. Sadece bu değil, aynı zamanda stres hormonu kortizolün üretimini de besler. Bu seni dengenin tam tersi olan bir savaş ya da kaç durumunda tutar.
İnsan, hareketsiz bir varlık olarak tasarlanmamıştır. Yine de 21. yüzyılın kentsel yaşam tarzı, günde saatlerce oturmamızı gerektiriyor. Hiçbir hareket, yetersiz bir damar olan zayıf bir vücutla sonuçlanmaz. Ayrıca seni beden, zihin ve ruh rahatsızlıklarına yatkın hale getirir.
Çeşitli psikolojik araştırmalar, her bireyin dünya ve diğerleriyle paylaştığı ortak bir bilinç üzerine teoriler geliştirmiştir. Dünya ve güneş ışığıyla olan bu bağlantı, eğer koparsa, ciddi zihinsel bozukluklara ve varoluşsal can sıkıntısına yol açabilir.
Hayatta zorluklarla karşılaştığımızda öfke, acı ve küskünlük duyguları ortaya çıkabilir. İçlerinde yuvarlandığımızda bir sorun haline gelirler. Dahası, zihnimizde karanlık yaralar açmasına izin verdiğimizde kendimize zarar veririz. Bunun nedeni, psişik enerjinin akışını bozmaları ve engellemeleridir. Üstelik seni kötü niyetli kişilere karşı savunmasız bırakırlar.
Yukarıdaki nedenlerin tümü kontrol edebileceğin şeyler olmuştur. Ancak gözetimsiz bırakılırsa, seni psişik saldırılara karşı savunmasız hale getirebilirler. Bunlar, sana zarar verme niyetiyle hedeflenen negatif enerjilerdir.
Öte yandan, enerji vampirleri, düşük enerjili veya negatif enerjiye sahip insanlardır. Bunu düzeltmek yerine çevrelerindeki insanlardan enerji çekerler. Her karşılaşmadan sonra seni her zaman mutsuz veya kızgın bırakan insanları düşün. Ayrıca, bir şey kazanmadıkça insanlara yardım etmekten de hoşlanmazlar.
Artık psişik enerjide dengesizliklerin neden ve nasıl oluştuğunu biliyoruz. Peki bunu nasıl dengeleyeceğiz?
Burada meditasyonu kullanabilirsin. Sessiz bir yer bul ve sana nasıl doğru geliyorsa, evren ile bağlantı kur. Bu, psişik enerjin için bir sıfırlama görevi görecektir.
Evsiz birine sarılmak veya başka birinin işlerini yapmak kadar basit bir şey olabilir. Ayrıca, hayır kurumlarına bağış yapmak veya zamanını sosyal bir nedene gönüllü olarak vermek gibi büyük bir jestte olabilir. Başkalarına karşı cömertlik, kendi sorunlarında sana bakış açısı ve netlik kazandırabilir.
Duvarını seni onaylayan post-it notlarla kağıtlaman gerekiyorsa, yap. Gününe pozitifliği enjekte etmenin küçük yollarını bul.
Örneğin:
– Olumlu olumlamaları dinle
– Canlandırıcı müzik çal
– Bu olumsuz düşünceleri yakala
– Onları olumlu olanlarla değiştir
Bütün bunlar ruhsal enerjinde dengeyi geri getirecektir.
Bir sonraki Mozart veya Beethoven olmak zorunda değilsin. Yaratıcı enerjinin akmasını sağlayan her şeyi yap. Görsel sanatlar, müzik, şiir, marangozluk, kodlama veya fırıncılık olsun. Sadece kalbinin derinliklerinden bir şeyler yarattığından emin ol. Bu yaratıcı dışavurum, psişik enerjinin engelini kaldırmana yardımcı olacaktır.
Sadece vücudun için doğru olanı ye ve iç, vücudunu geliştirmeyen yüksek oranda işlenmiş gıdaları sınırladığından emin ol. Bir adım daha ileri git ve tükettiğin yiyecekleri olabildiğince sık hazırla. Bu, onunla bağlantı kurmana ve olumlu bir niyet eklemene izin verir.
Hiç güneşin doğuşunu izledin ve vücudundaki tüm hücrelerin şarkı söylediğini hissettin mi? Çimlerde çıplak ayakla yürümek ya da güneşte uzanmak, enerjini geri kazamanı sağlar.
Beyaz adaçayı yakmak, etrafındaki negatif enerjiyi temizlemeye yardımcı olur. Bunu evinde haftada bir veya iki haftada bir yapabilirsin.
Kristaller ve taşlar ayrıca enerjinin hareketini iyileştirmede ve tıkanıklıkları açmada harikadır. Satın almadan önce kristal kaynağını araştırdığından emin ol. Onları akan su altında temizle, güneş ve ay ışığında şarj et.
Bazı insanlar çakraları görselleştirmekte zorlanırlar. Sende böyleysen, kendini bir ev olarak hayal et. Sürekli sakinleri olan yüz yıllık bir evin neden terk edilmiş 20 yıllık bir evden daha uzun yaşayabileceğini hiç merak ettin mi? Bir ev benzetmesini kullanarak, içindeki psişik enerji, içinde yaşamanın ve sevgiyle kullanılmanın canlılığıdır.
Bu ev dört odadan oluşmaktadır. Fiziksel oda, entelektüel oda, duygusal oda ve manevi oda. Dengeyi ve esenlik duygusunu korumak için tüm odaların düzenli olarak kullanılması ve bakımının yapılması gerekir.
İhmal, yıpranmaya ve küflenmeye neden olurken, aşırı kullanım kendini duvarlarda ve bozulan armatürlerde iz olarak gösterecektir.