Ben kimim yada neyim? Kişisel hayat hikayem, anılar, deneyimlerim, düşüncelerim ve ıstıraplarımın toplamı mıyım? Ya da benim kişisel yaşam öykülerimin gürültüsüne bürünen gizemli bir Bilincin gizli bir boyutu var mı?
Dünyayı bedenimde deneyimleyen kim? Gözlerimin arkasına saklanan kim? Aydınlanma için en büyük engel nedir? Akıl Oyunlarından nasıl kaçınır? Gerçek Benliğimi nasıl bulabilirim?
Günümüzde giderek daha güçlü endişe verici dürtü var ve manevi uyandırma çağrısına duyarlı insanların sayısı giderek artmaktadır. Bu dürtüden etkilenen, bizi şekillerle özdeşleşme hayalimizden uyandıran, herkes tarafından hissedilir. Dünyadaki başarıların ve başarısızlıkların arkasında, daha derin bir şey olması gerektiğini biliyoruz. Sizde Manevi uyandırma çağrısına duyarlı mısınız?
Şu anki Bilinç durumumuzda, formlar ve şekillerle özdeşleşiyoruz ve böylece Birlik’ten ayrılıyoruz. Bu durumda, çoğumuz orijinal varlığımızı unuttuk. Günümüzde insanların çoğunluğu Ego‘yu, o küçük, müstakil Öz‘ü, gerçek olarak düşünmektedir. Bu, kimliklerimizin ve şekillerimizin dünyası ile özdeşleşmemizin sonucudur.
Orijinal varoluş durumumuz, Bilincin form ve şekillerle özdeşleşmediği bir durumdur. Bilincin bu hali, Birliğin kendisidir, Birliğin halidir ve boş alanı, her şeyi kapsayan aşkın titreşen enerjisi ile tamamen doldurulur.
Kendimizi bilmenin tek yolunun, doğrudan deneyimle, kendi tecrübemizle olduğunu anlamamızdır. Biz sadece uyanık olursak doğrudan deneyim kazanabiliriz. Dikkatli olmak için dikkatimizi Burada ve Şimdi’ye odaklamamız gerekiyor.
Yaşamın daha derin boyutlarına açılan ağ geçidi, Uyarıdır. Uyarı, düşüncelerimiz ve duygularımızla özdeşleşmeden kendimizi öğrenmemizi sağlar.
Düşüncelerimizin ve duygularımızın ötesinde bu yeni, uyanık durumda ilk deneyimlerimiz varlığın tamlığıdır. Bu durumda tüm parçalanma hayatımızdan kaybolur, varoluşumuzun içsel ferahlığını, içsel mutluluğumuzu ve sükuneti tanırız. Evde kendi cildimizde hissediyoruz ve uyarı bilincimizin her türlü düşünce ve duygudan arınmış olduğunu biliyoruz.
Ego ortadan kaybolur, düşüncelerimizin akışı durur ve sadece şu an bizim için vardır. Sonra, o uyanıklık anında, bize açılan kapıdan bize gelen muazzam, evrensel aşk akımından bir şey alırız. Bilinç kendi varoluşuna kadar uyanabilir, biçim ve şekillerle özdeşleşme büyüsünden kurtulabilir.