Ruhsal uyanış özel bir duygu, durum veya deneyim değildir. Bir hedef ya da varış noktası değildir, gelecekte ulaşılacak bir yer değildir.
Aksine, hayatının her anı boyunca, tüm görkemli kusurlarında kendine tam olarak olduğun gibi güvenmen ve kucaklaman için sürekli ve eski bir davettir. Her değerli ana tamamen hazır ve uyanık olmak, geçmişin ve geleceğin destansı filmi ‘Benim Hikayem’den sıyrılmak ve kabullenmeme duygularının bile burada kabul edildiğini bilerek kendini hayata tanıtmaktır. Hem acıyı hem sevinci, hem üzüntüyü, coşkuyu,bunalımı, kesinliği ve şüpheyi kucaklayan bu olağanüstü varoluş armağanına radikal bir şekilde açılmakla ilgilidir.
İşte hayatını değiştirecek 10 basit prensip:
1.Hedef Yok; Sadece ‘Şimdi’ Var
Sadece bu var; Hayatının filminin şu anki sahnesi. Zaman ve mekanın, geçmiş ve geleceğin, pişmanlık ve beklentinin, farklı durumlar ve deneyimlerin arayışının, hatta ruhsal aydınlanma arayışının destansı hikayesinden çık. Olduğun yerden kontrol edemediğin, ‘nelerin gittiğine’, ‘nelerin henüz burada olmadığına’ odaklandığın her zamanki gibi rahatla. ‘Hayatının’ hikayesinden çık ve kendini burada ve şimdi canlı olana hayran bırak. Bulunduğun yerde gerçekleşen bu çok canlı düşünce, duyum, duygu ve dürtü dansını merak et.
Unutma, şimdi gerçek cevapların gelebileceği tek yer. Şimdiki an, zaman ve mekandan önceki gerçek evindir. Hepsi orada; Fırtınanın ortasındaki sakinlikte.
2.Düşünce Ve Direnç Acı Yaratır
Ağrı gerçek sorun değildir; Asıl sorun acıyı düşünme biçimimiz, ona karşı direncimiz, kaçma ve (hayali) bir geleceğe ulaşma çabamızdır. Asıl sorun, acımız, üzüntümüz, korkularımız, öfkemiz üzerine düşünmeye başladığımızda başlar; Sıkıntılarımız üzerine meditasyon yapmak, hayatımızın filmini geri ve ileri sarmak. Bugünün deneyimlerini olduğu gibi doğrudan keşfetmek ve yaşamak yerine, dünün ve yarının acılarını çiğniyoruz. Hayata gereksiz bir direnç katmanı ekliyoruz ve bu da ıstırap yaratıyor. Geçmişten ve gelecekten çık, araştır ve çabala. Yaşamı yargılamadan, huzurun, gevşemenin, aydınlanmanın veya herhangi bir değişimin sonuçlanacağı beklentisi olmadan bil. Anı kendi şartlarına göre bil; Hepsini bir hediye olarak gör.
3.Düşünceler Ve Duygular Kişisel Değildir.
Düşünceleri ve duyguları bilinçte tarafsız ve kişisel olmayan olaylar olarak gör. Duyduğumuz sesler gibi, düşünceler ve fiziksel duyumlar da senin okyanusundaki dalgalar gibi kendiliğinden ortaya çıkar ve kaybolur. Kontrol edilemezler, ortadan kaldırılamazlar veya kaçamazlar. Seslere karşı zaten sahip olduğun düşünce ve hislere karşı aynı nazik tutumu geliştir. Tüm düşünce ve duyguları nezaket ve merakla tanı. Onları huzurunda konukları ağırlayanlar olarak gör.
4.Düşüncelerin Yeri Sensin, Düşünürleri Değil
Düşünceler sen değilsin ve onlar gerçek değil; Onlar sadece öneriler, olasılıklar, söylentiler, yargı, sesler, görüntüler, geri sarmalar ve ileri sarmalar. Bunlar uçsuz bucaksız gökyüzünüzdeki bulutlardır. Bunları durdurmaya, susturmaya, düşürmeye, silmeye veya kontrol etmeye çalışma. Şu anda çok aktif olsalar bile onlar için alan ol!
Unutma, eğer düşünceleri fark edersen, onları hesaba katarsan, onların içinde sıkışıp kalmazsın. Seni tanımlamazlar. Sen neysen o ol.
5.Rahatsızlığını Ve Acını Solu – Onu Onurlandır!
Rahatsız edici duyumlarda nefes al; Onlara saygınlık kazandır. Onlara yaklaşmak yerine onları ısıdan mahrum bırakmak yerine onurlandır. Nefes alırken, nefesinin ihmal edilen ve hassas bölgeye hareket ettiğini, ona yaşam ve sevgi aşıladığını hayal et veya hisset. Vücudunun rahatsız edici alanını oksijen, sıcaklık ve asaletle doldur. Duyguları ‘iyileştirmeye’, hatta onları ‘serbest bırakmaya’ çalışma. Bilinmek, onurlandırılmak, mevcut sahneye dahil olmak istiyorlar. Rahatsızlığın bile zekası olduğunu varsayar; Ki bu sana ‘karşı’ değildir. Gerçek sevincin, üzüntü veya acının yokluğu veya zıttı değil, her şeyi kabul etmeye istekli olduğunu öğren.
6.Kabul, Yaptığın Bir Şey Değil, Olduğun Şeydir
Kabul, hoş olmayan bir düşünce veya duygunun ortadan kalkacağı anlamına gelmez; Bir süre kalabilir. Onu kabul etmeye çalışma (bu genellikle kılık değiştirmiş bir direniştir), ama onun zaten kabul edildiğini, zaten burada olduğunu, zaten sahnenin bir parçası olduğunu kabul et. Her zaman orada olacakmış gibi davran! Bu, zamanın baskısını ortadan kaldırır (onu uzaklaştırmaya çalışmak, neden ‘hala burada’ olduğunu merak etmek). Şimdi burada. Bu gerçeğe boyun eğ. Meraklı ol. Herhangi bir dürtünün, hayal kırıklığı, can sıkıntısı ve hatta umutsuzluğun ortaya çıkmasına ve dahil edilmesine izin ver. Hepsi mevcut sahnenin birer parçasıdır. Engelleme hissi bile sahnenin bir parçası!
7.Her Zaman Ve Asla Yoktur
Gerçekte, ‘her zaman’ ve ‘asla’ yoktur. Bu sözleri aklında bulundur. Bunlar yalandır, aciliyet ve çaresizlik duygusu yaratabilirler; Arama ve eksikliğin tarihini beslerler.
8.Oraya Ancak ‘Burada’ Olarak Ulaşabilirsin
Çoğu zaman hedefe veya varış noktasına o kadar odaklanırız ki yolculuğu unutur, her değerli adımdan kopup stres yaratır, henüz orada olmadığımız hissini yaratırız. Ancak, neşe yalnızca burada ve şimdi bulunabilir. Hedeflerle veya istediğini elde etmekle hiçbir ilgisi yoktur. Önümüzdeki 10.000 adıma, henüz adım atmadığın 10.000 adıma, şu anda eksik olan 10.000 şeye odaklan ve şu anki adımı, bu eski canlı diyarı, kendi yakın varlığını hatırla. Nefes almak. Hayatı bedeninde hisset. Çoğu zaman nereye gittiğimizi bilmiyoruz ve bu gayet iyi. Hissettiğin her türlü belirsizliğin, şüphenin, korkunun arkadaşı ol; Cevapları olmayan bu özel yeri sevmeyi öğren. O canlı, yaratıcı ve potansiyel dolu.
9.Engellerine Sarıl, O Mükemmelliktir.
Bir hikayenin içinde kaybolduğunu, bağlantının koptuğunu, anı unuttuğunu fark edersen, kutla! Bir rüyadan yeni uyandın. İçinde büyük bir zeka yaşıyor, fark etme ve bağlantı kurma gücü. Milyonlarca yıllık şartlanmadan çıktın. Unuttuğun için kendini hırpalama, hatırlama yeteneğini kutla! Şu anda unutmuş olman önemli değil! Unutmak filmde mükemmel bir sahnedir. Bazen unutmak için kendine izin ver! ‘Mükemmel’ olmaya çalışmak yerine yolculukta mütevazi ol. Şüphe ve hayal kırıklığı bu anlamsız yolda sürekli arkadaşların olacaktır. Varlığında kader yoktur, eşleşecek bir ‘başarı’ imgesi yoktur. ‘Doğru’ bir görüntü olmadığında yanlış gidemezsin.
10.Karşılaştırmayı Bırak; Sen Hayatın Kendisisin!
Eşsizsin! Yolculuğun tamamen orijinal. Hepimiz aynı bilinç okyanusunun ifadeleri olabiliriz, ama aynı zamanda hepimiz aynı okyanusun benzersiz ifadeleriyiz, kendi dalgamızda tamamen benzersiz! Kendini başkasıyla kıyaslama! Karşılaştırmaya başladığında, kendi benzersiz ve yeri doldurulamaz hediyelerinin, yeteneklerinin ve gerçeklerinin değerini düşürür ve mevcut benzersiz deneyiminle bağlantını koparırsın. Bu anı, nasıl olabileceğine, olması gerektiğine veya olabileceğine dair herhangi bir görüntüyle karşılaştırma. Şifa, hayal ettiğin yerde olmasa bile ‘şimdilik’ olduğun yere EVET dediğinde mümkündür. Bazen güvenemeyeceğin şeylere güven.